5 Ekim 2012 Cuma

"Bir Kaç Dakikanız Var Mı?"


Dini bayramların sonuncusu Kurban Bayramını ve tatilini! geride bırakıp bugün tam 89 yıl önce Türkiye Büyük Millet Meclisi'de Atatürk ve arkadaşları tarafından ulusa ilan edilen "Cumhuriyet"in bayramını, bayramımızı kutladık.

Valiliğin, milli bayramlarını kutlamak ve yürümek isteyen topluluğa uyguladığı kaba kuvveti şiddetle kınıyoruz.

Bir ulusu, manevi değerlerini, karşı karşıya getiren; bu vatanın milli bayramını kutlamaya çalışan halkıyla yine bu vatanın bünyesinde görevini yapmaya çalışan polisin aynı karede böyle anlamlı bir günde olmasını üzüntüyle izledik.

Bu tehlikeli bir oyundur ve aklı selim, bilinçli tüm yurttaşların bu oynanan oyunu görmelerini bütün kalbimizle istiyoruz.

Farklı bir konudan bahsetmek istiyoruz.Bu sayfa az ama öz okuryazarlar tarafından takip edilen, gözü açık bir sayfa.

Şehit haberlerinde, olimpiyatlarda, bayramlarda hükümeti topa tutarken somut eleştiriler ortaya koyabilen bir sayfa.

Aynı zamanda Sırrı Sakık'ın oğlunun intiharında popülist linç yerine bir duruş ile insanlığı hatırlatan, dağda ölen teröriste ağlamıyorsanız insan değilsiniz diyerek asıl sorunun körüklenen etnik kaşıma yöntemleri olduğunu işaret eden bir sayfa.

"Kardeşi kardeşe kırdırmak" diyebiliriz bizim isyan ettiğimiz noktaya.

Mikro blog sitelerinin eleştirisini, alışagelmişliği de en çok kaşıyan sayfa "Okur Yazar"

Bu incir çekirdeğini doldurmayacak bir konu üstte giriş yaptığımız konulara göre belki evet.Ama biz de bir mikro blog sayfayız.

Facebook, Twitter, Tumblr, Blogger, Pinterest, Google Plus, Friend Feed, My Space, Linkedin, WordPress, Stumble Upon, Qura gibi mikro blog sosyal paylaşım mecralarından Facebook'u kullanıyoruz.

Bize göre, mikro blog siteleri reklam ve pazar payı büyüyen başlıca alanlar olmaya başlamasının dışında; salt arkadaşlık siteleri değil, insanların kendini ifade etmek istedikleri yer olmasını da istiyoruz.

Ancak kendilerine ifade yeri olarak edebiyat alanını seçen büyük yazar ve şairlerin ismine açılan sayfalarda türlü şaklabanlıklar yapılmamalı.

Okumaya teşvik etmeli. Yazmaya heveslendirmeli.

Evde oturan teyzelerimizi ,amcalarımızı can sıkıntısından aforizma üstadları haline getirmemeli.

Eleştirel körü körüne suçlayıcı olmamak için bir dizi yazı kalem almıştık.

İyice bilmek isteyenler için;
FEYS http://bit.ly/TqvkFr MANYAKLARI ÇEKME KILAVUZU http://bit.ly/PCNl48 SAKATLARI SEN VUR ABİ http://bit.ly/S7TfWR MUTANT DA OLSA http://bit.ly/SsK7yE FEYS DE EDEBİYAT MARTAVALLARI http://bit.ly/TQaawH FEYSBUK BÖYLE YER ATOMU PARÇALAMAYIN http://bit.ly/PgRUzP yazılarımıza canınız sıkılıyorsa bakabilirsiniz.

İşin gerçekçi özeti şu.

Edebiyat üzerine yazan kişisel blog olarak Facebook'u veya yukarıda saydığımız mikro blog sayfalarını kullananlar için geniş istatistikler ve çözüm önerileri verebiliriz.

Ancak Can Yayınları, İletişim Yayınları, Metis Yayınları, Doğan Kitap, Yapı Kredi Yayınları, Notos, İş Bankası Yayınları, Pegasüs, Sel, Ayrıntı, April, İthaki, Everest, Timaş, Epsilon, Domingo, Kırmızı Kedi gibi sektörün üst düzey yayınevlerinin dizüstü edebiyata yada blog, facebook, twitter fenomenlerinin kitaplarını neden basmadıklarını, değerlendirmeye dahi almadıklarını düşünmenizi istiyoruz.

Rant peşinde koşan bazı küçük yayınevleriyse büyüyen sosyal medya bağımlılığından faydalanmak isteyerek kapılarını bazı takipçisi çok olan ve ilgiyle takip edilen kişilere açmakta.

Bazı yerler ise para verdiğinizde kitabınızı hazırlıyor ve basıyorlar.

Yani kitap çıkarmanın çok da önemli olmadığını aslolan içini dolu olmasının gerektiğini söylemek isteriz.

Büyük yayınevleri bu akıma kesinlikle karşı çıkarken rant peşinde olan ticari kaygılar ve heveslerle bu işe soyunan yayınevleri ise hepimizi tanıdığı isimlere kitap çıkararak sizlerin cebine hitap etmeye çalışıyorlar.

Bu nedenle takip ettiğiniz kişilerin yanında olduğunuzu kanıtlamanızı kullanmak istiyorlar.

Kişisel tercihlerinize saygı duyuyoruz.

Ancak herkesin edebiyatçıyım diye naralar attığı ve birkaç on bin kişiye ulaşanın kendini yılların yazarı ve edebiyatçısı ahkamını kestiği bu tip mikro blog sitelerine fazlaca kanmamanız gerektiğini sizlerle paylaşmak istiyoruz.

Tabii ki sosyal medya kanallarında ismini duyuran ve edebiyata gönül veren kişilere lafımız yok. Onlar hayallerinin peşinden koşuyorlar en alttan başlayarak.

Yazanlara ve yazdıklarına büyük bir saygımız olduğunu unutmadan.

Yazmak delilik işidir. Zaten normal olmamaları da farklı ve izlenir olmaları da bunun bir parçası.

Bunu kullananlara bu şekilde ego tatmini ve çevre oluşturmaya kendini büyük görenlere lafımız!

Akşam aynaya baktığınızda kendi yalanınıza inanmıyorsunuz değil mi? Yani "dev" değilsiniz. Hiç bir şey değilsiniz hatta.

Sevgili okur yazarlar;İlk vahyin "OKU" olduğunu hatırlatır.Çocuk oyunlarını bir kenara bırakıp gerçekleri görmenizi dileriz.

Siz de; yazın, okuyun, takip edin, yanında olun ancak kanmayın!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder