2 Eylül 2012 Pazar

PAZAR YAZI DİZİSİ-1 "O Şarkı"


Hani iki yaz evveli giydiğin elbiseni ve o deniz terliklerini aldığımız sahil kıyısındaki küçük dükkanı anımsıyor musun..?

bir de kolye.
ya onu?

deniz cam gibiydi.kumlar bembeyaz.şarap bembeyaz.

anımsıyor musun,
verandanın köşesine kıvrılmış yatan tüy dökme hastalığına tutulmuş dilberi?

bir parça tentürdiyot sürmüştün,ayağım kayalıklarda kesilmişti de? zar zor ilk yardım çantasını taşımıştın.

siyah bikinin vardı üzerinde,güneşin batma nedeniydin.

arabanın torpido gözünü karıştırdığında kızmıştın en son bana, yine mi bu diyecektin diye,tartışma başlamadan bitsin istedim.

Evet dedim.O cd den bıkmadın mı paranoya olacaksın,takılı plak gibi hep aynı şarkı cümlene.

bir avuç misketimi değişmek zorunda kaldığım küçük feriti de hayal meyal çıkarabilirim şuan, okul yıllıkları ne güzel şeylermiş değil mi?

zamanın durduğu tek nokta.kıpırdamayın çekiyorum pozlarından sonra,küçük notları sınıf öğretmenine veya kurula vermek...

o gün herkesin bir anısı vardı...
herkesi sonra hayat bambaşka yerlere savurdu.

tabancamda tek bir mermi ve viski şişesiyle o küçük kulübeye dek hiç uyumadım,edremit dolaylarına yakındı.

altınolukta sahile sıfır çalıların ağaçların arasında bir ev,
sevişmekten yorgun düşmüş bedenimi dindirdiğim izbe yazlık.

o şarkı götürüyor beni bilinmeyen yerlere özür dilerim.

okuldan almadım daha tolgayı canım dediğinde,ben beyoğlundaki mekanda yerimi almıştım.İçkini de söyledim.

o şarkı çalıyordu yine bir kaç kez istedim garsondan rica ederek,cebine para sıkıştırarak..

dj eski dostumdu sonra kayıtsız kalmamıştı.

ikinci kadeh bitmişti,mekana geldin üst kattaydım.gece ritmini buluyordu,dudaklarını özlemiştim.sarıldım.yapma dur dedin,göz göze geldik...

otelin dördüncü katında,karyola gıcırtısının kesilmesinden sonra,televizyonu açtığında duşa girmiştim.zaga başlamıştı.sesi geliyordu duşa televizyonun ,amansız bir şiddette su kırmızıya döndü.burnumdan şelale gibi kan akıyordu.

nilüferle görüştük.istanbula gelsin demiştin,yalnız kalmasın kocasını yeni kaybetti.yok ben iyiyim beni düşünmeyin siz diye cevap vermişti kadıncağız.e ne yapaydım,zorlamı getireyim kadını...

salıncaktaki küçük çocuğu gözümün önünde biraz daha oynamak istedi diye tokatladı kadın,parktaydım.seyirci kaldım.

sonra herkes gitti.parkı üzerime kitlesinler istedim.yağmur başladı.ıslandım o bankta.kulaklığımdan gelen tınılarda o şarkı vardı.elimde bira.

dişim ağrıdığında gece 05.37ydi.

zamanı çıkaramıyordum.

bu dünyada yaşadığım bir yıl olmalıydı.

mırıldanıyordu müzik setinden ince kurşuni kulak tırmalayıcı bir melodi.o şarkı.

dişim ağrıyordu içinden çıkalı,oturduğun apartmanın o beşinci katına geleli ne kadar olmuş hatırlamıyordum.

kafam dumanlıydı, üstelik çocuk malı güç bela tarlabaşından almıştı.

iki üç tur döndük sonra,kapının kapandığını hatırlıyorum,pelin vardı alt katta.ona inicem demiştin.

permalı saçlı sürtük yine memelerine kapanıp ağlıyacaktır diye umursamadım.

yine kimden ayrılmış kim işini görmüş de kapının önüne koymuş,umrum değildi.

çorluda teras katından bütün ovalar,tepeler,kentin ışıkları görünüyordu.

küpeli çocuk siktir olup gitmedi mi diye sinirle sordum sana.ya ne olur sus onlarda kalıyoruz sedaya söylerim yine.ama gitmez.iç rakını sen deyince çıktım balkona.uçsuz buçaksızdı.

içeride o şarkı çalıyordu.

sabahattin ali kürk mantolu madonnayı hatim ediyordum.uyuyakalmışım.kitap duruyordu kanepede.ne zaman geldin.diye seslendim.kapıyı çarptın.ankara yenimahallede oturuyorduk.

sinemada ektiğimi tamamen unutmuşum.yüzüklerin efendisini de o kadar çok görmeyi istiyordum.özür dilerim.

kumburgaz sahil tarafındaki özel güvenlikli villaların önüne gelip seslendim,görevliye.dayen hanıma geldim.bir kaç dk teyit aldı.içeri girin dedi adam.

villanın önüne geldim,kapı açıldı.üst kattan birileri ile asansör girişinde karşılaştık.adam tuhaf baktı,önemsemedim.

özel bir villa dizaynasyonuydu.
otel kapıları gibi numaralanmış kapılardan biri açıldı.hizmetçi hoşgeldiniz dedi.ve evden ayrıldı.kader planına sadık kalmamıştı.Dayen hanım beni gecelikle bekliyordu.

Seni sustum.

içimdeki şeytana kulak verdim.özür dilerim.

ne içersin dedi.cebimdeki cdyi çıkardım.viski dedim.son sistem müzik setine itina ile yerleştirdi cdyi ve replay yaptı o şarkıyı, dayen.

içimdeki nefreti ona kustum.

ayakkabılarımı beyazıtakki aile dostu haydar ustadan aldım,oturduk çayını içtim.işler kesat,ne olucak bu beşiktaşın hali derken,akp geldi bunların arkası cemaattir aslanım dedi irana döncez.

off çektik.sonra hatıralara gülüştük.seçimleri henüz kazanmışlardı.

asıl off tramvaya bindiğimde geldi kalbimden.o şarkı vardı radyoda.

egenin onyedinci yaş gününe katılmak için geldiğimiz bu mekandan sıkıldım.caddebostanda villadan bozma bir yerdi.

şarap başımı döndürdü.hadi erken kaçalım dedim.
sustun.

ne var ne güzel kalabalık eyleniyoruz işte dedin.kalabalık boğuyordu beni.anlamadın.

audinin vergisini ödediğimde,değiştir sıkıldım bu arabadan demiştin.o sıra mecburi hizmetteydim.

eriyordum kar tanesi gibi.ama sonbahardı.içimdeki eylül sancılanmıştı.

sahaflara inip,bir iki eski plak ve bir kaç kitap aldığım gün uzun uzun çaldırdın telefonumu.açmadım bir süre.

ağlayarak çabuk koş annem annemm diye yüzüme kapadın.

ertesi gün toprağa verdiğimizde seni doğuran kadını;güçlükle duruyordun ayakta.

illa kabristana kadar geleceğim diye tutturdun,sen hatırlamıyorsun sakinleştirici vurdu hemşire sana.

yolda o şarkı mırıldanıyordu arabada.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder