2 Kasım 2012 Cuma

"Hatıraları kaldırdık tozlu rafların yanına"


("Anılar yok bu şehirde" Cesare Pavase )
Ustaya saygıyla !

Anıları yitirmiş kentin bütün sokakları.
Silmiş, içinden geçmişe dair ne varsa. O dün yok.

Şurayı hatırlıyor musun denilen resimler yakıldı çoktan. Buraya en son senle gelmiştik diyebileceğiniz o yer yok.

Anılar yok.
Ölü.
Ex.

Ölmek nedir bilir misiniz. Rutin cenaze merasimini belki.
Ama ya yaşarken?

Dinlediğiniz şarkıların, yürüdüğünüz yolların, buluştuğunuz mekanların, birlikte nefes aldığınız anların çemberi daralttığının farkında mısınız?

Sonra hayat devam ediyor yalanı.
Ne güzel.

İşte hayat devam etmiyor, hatıraları kaldırıyorsun tozlu rafların yanına.

Peki ya, kıymetli eşyalarınız kadar ölümlü bir şehirde verdiğiniz yaşam mücadelesi kimin umurunda söyler misiniz?

Her gidişin bir kalanı varken.
Ve gidiş eninde sonunda kesinken.

Zaten bu hayatta, kadın erkekler ilişkileri arasında en yazık durumlardan biri ;
hani biter ya anlar insan, biri aklında bitirir diğeri henüz farkında değildir.

Farkına bile varamamıştır daha doğrusu. Diğerine söyleyemez bir süre.
İdare eder.

Ama uzaktan bakmaya başlar. Sayılı zamanlara.
İşte o kısa vakitler olmalı!

Elinde bavulu hazır olmalı insanın işte. Kalacağı sürpriz olmalı. Hep yola çıkacakmış gibi tek gidişlik biletini cebinde saklamalı.

Anlatacak o kadar çok şeyi var ki herkesin...
Ama hayat özet geçmeyi öğretiyor işte.

Çünkü anılar yitirildi bu şehrin ara sokaklarında, işlek caddelerinde kalabalık eğlence yerlerinde, ıssız odalarında , soğuk sabahlarında.

Ezan okunduğunda size yalnızlığı armağan ettiğini fısıldıyor aslında, duymadınız mı?

Hani evrim meselesi.

Yalnız doğmak,
yalnız gitmek.

Belki de bu yüzden tanrı arada yaşadığınız yalana " hayat " diyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder