2 Şubat 2013 Cumartesi

Samatya Cinayetleri - Kabine Değişikliği - Pis Yedili vs. vs. vs.

Ömrümüz geçiyor, ömrümüz bir yalanı izlemekle ve o yalanın içinde çırpınmakla yitip gidiyor.

Bu sayfanın ilk zamanlarını anımsayanlar bilir. Sırrı Sakık'ın oğlu intihar etmişti de yazdığımız yazıya yüzlerce yorum ve Facebook'un yüz binleri bulan sayfalarının desteği gelmişti. Yazıya blog alanımızdan: http://sanabirdususborcluyum.blogspot.com/ ya da üşenmezseniz sayfamızdan epey geriye giderek erişebilirsiniz. Rakamlar mühim değil. temel düşünce ve bakış açısı ile kendin ifade etmek önemliydi aslında. Sorun şu, soru şu: Biz hep bir yönüyle ele almaktan ne zaman vazgeçeceğiz olanları. Madalyonun iki yüzü varken neden tek taraflıyız?

Kendisini, oylarıyla milletvekili yapan halkın içinden köylü gariban bir vatandaşın "Sizi gördüğüme çok sevindim bakanım" cümlesine "Nereden bileyim sevindiğini, takla at da görelim " cevabıyla edebini, küçümserliğini cahilliğini gözler önüne sermiş bir güya İçişleri Bakanı sıfatıyla görev yapan zat, görevden alındı ve yerine İst. valisi olarak bilinen Muammer Güler getirildi. İdris Bey'in son gafını hatırlayalım ve dağılalım...

Bir kayak merkezi açılışı: "Aşağı doğru ne güzel kayıyorsunuz da yukarıya doğru kayamıyor musunuz"

Samatya'da bir kaç ay içinde Ermeni yaşlı kadınların çoğunlukta olduğu cinayetler işlendi. Tüyler ürpertici ve insanı umutsuzluğa sevk eden vahşetin acabası: İnsanlar huzur ve güven ortamında yaşayamayacak mı?

Bu kadar mı döndü gözler? Yaşlı, ölümü bekleyen hayatın bütün acı ve sıkıntılarını yaşamış insanlar katlediliyor?

Kendisini Beyoğlu'nda gelinlikle gördüğüm barış elçisi , naif ve kendi hayalleri peşindeki Pippa Bacca'ya tecavüz edip hunharca katleden cani ile aynı memleketli değil miyiz?

Neler oluyor bize?

Ancak sevmediği yazıya ve karikatüre dava açan, işten attıran, hoşuna gitmeyen heykeli yıktıran, diziye ayar veren muhafazakar diktatörümüzün hükümeti döneminde maalesef manzara böyle seyrediyor. Bir de şike yok deyip, bütün savcı ve yargıyı hiçe sayması bunların yanında tabi oldukça önemsiz. Ki bu yüzden çok kanal patronu artık kendi düşüncesinden geliyor.

Vurun abalıyı kast etmiyorum ama Sadri Alışık'ın Turist Ömer filmine geçtiğimiz haftalarda Tv8 tarafından sansürleme gelmişti. Feri Cansel'in göğüs dekoltesi buzlanmıştı. İnanın hangi çağda yaşadığını insan sorgulamadan edemiyor artık. Bu ilkel, çağdışı zihniyetten amacı merak ediyorum....

Konudan konuya atlıyoruz fakat; Kanallardan bahsetmişken nur topu gibi bir "Doktorlar" dizimiz daha oldu. Onu da es geçmeyelim: "Pis Yedili"

Biliyorsunuz Çocuklar Duymasın ve Doktorlar sabah öğlen öğleden sonra akşam gece ve gece yarısı olarak sürekli tekrar rekoru kırmışlardı. Bu memleketin insanları öyle magazindekiler gibi o bar senin bu sevgili benim yaşamıyor maalesef. Akşam yorgun argın işlerinden eve dönüyorlar. Sofralarına geçiyorlar. Belki bütçe elverdiğince mevsimsel meyveler. Asıl en büyük eğlenceler eskisi gibi televizyon...

Birileri Pis Yedili infazını durdurmalı. Pis Yedili dizisini görmekten artık fenalıklar gelmeye yeni yeni başlamışken. Yasaklar, sansürler yancı politik etkinin yayınları, adamları beyaz camı da sarmışken tek keyfimizin içine bu denli edilmesinin manası ne? Bilmek istiyoruz. Herkesin hali vakti yok bu ülkede. 77 milyona dayana nüfus içinde. Digitürk'ü, Dsmart'ı vs.si yok anlayacağınız.. Artık sırtını yalnızca dizilere dayamış, dizilerle koca toplumu uyutan kanalların bu yalanlarından sıkılmadık mı?

Konu konuyu açar, belki başka sefere dostlar.

Başta dediğimiz gibi.
"Ömrümüz geçiyor, ömrümüz bir yalanı izlemekle ve o yalanın içinde çırpınmakla yitip gidiyor."

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder