13 Ekim 2012 Cumartesi

AVRUPA YAKASINDA DEĞİŞEN BİR ŞEY YOK...


Yüzlerinde sonbaharın savruk nemli esintisi.
Eylül içine kaçmış bu kentin insanlarının.

Daha bir ay evveline kadar hop çıstak eğlenen lay lay lom tatillerinde deniz kumsal yaz kaçamak ilişkiler alkol seks..

Şimdi kaplumbağanın kabuğuna çekilişine şahit oluyoruz çevremizde, davranışlarda.

Birbirinden gülümsemeyi esirgeyen kalabalıklar, topluluklar.

Neşesi gitmiş sokakların. Adımların.
Sanki insanlar bir sene sonraki tatile dek kapatıyor pencerelerini.

Bu kent sonbahara kırgın.
İçindekiler de.

Aslında şehirde çok cenaze var.Ölü bir kentin insanlarının yaşadığını düşünmek saçma olurdu zaten.

Sonbahar bu dünyanın dönmeye başladığı ilk günden beri sürdürüyor yolculuğunu.

Yüzler, bedenler değişiyor ama geride bıraktıkları hikayelerin işaret ettiği mevsim değişmiyor.

Tanrı üzülüyor belki de.

O sadece güneşten rehavetten yazın coşkusundan hayata dönüş olsun diye planlamıştı sonbaharı.

Ancak adının kırgınlıklara, kırılmışlıklara çıkacağını hesap edemedi.

Yüzyıllardır laneti taşıyor sonbahar.
Değişen oyuncuların mutsuzluğu yorgunluğu bu yüzden.

Bu kentin akşamları da geçmişin gölgesinde.

Gölgeler ruhlara benzer derler.

Hayatımıza girip çıkanlar hala bir yerlerde bizi görüyorsa ve bizler anlık tesadüflerle hatırlıyorsak her şeyi nedeni, gölgeler...

Gölgeler peşimizi hiç bırakmayacak.
Sonbaharın peşini bırakmayan o kırılgan efsanesi gibi.

Bu gece Ekim geliyor.Sırtında yeni yükler ile.
Hayat devam ediyor kalanlara.

Kentin sokaklarında unutulup giden hikayeleri de sonbahar rüzgarları kaldırıyor. Uzak bilinmeyen yerlere doğru.

Avrupa yakasının hüzünlü adreslerinin birinden bildirdik.

Şimdilik...
Kentin kiracıları yarın yeni bir hikaye ümidiyle sokaklara savrulana kadar.

Değişen bir şey yok..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder